TOTAL ZİNDELİK İLE YEPYENİ BİR ÇALIŞMA HAYATI MÜMKÜN

6 Dec

Çalışan sağlığının geçmişine baktığımızda, daha ziyade fiziki zindeliğin öne çıktığı, mavi yakalı çalışanlara odaklı, yasal çerçevenin belirleyici olduğu ve İSG temelli bir resimle karşılaşırız. Ancak toplam işgücü içerisinde ofis çalışanlarının sayısındaki müthiş artış, bugün görece azalmış olsa da inanılmaz bir iş seyahati trafiği ve teknolojinin getirdiği farklı komplikasyonlar başta olmak üzere birçok faktör; yukarıdaki dar kapsamın artık çalışan ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamaktan çok uzakta kaldığını görmemize ve farklı bir bakış açısıyla yaklaşmamıza sebep oldu. Artık çalışan sağlığı denildiğinde “Total Zindelik” aklımıza geliyor. Total Zindelik ile tüm işgücümüzü kapsayan ve sağlığı tüm boyutlarıyla ele alan uçtan uca, kapsayıcı bir sağlık bakış açısı kast etmekteyiz. Dolayısıyla işgücü perspektifinden bakıldığında sadece bordromuzda yer alan çalışanlarımızı değil, bizlerle çalışan altyüklenici, fasoncu, danışman, gig-çalışan yani tüm ekip arkadaşlarımızı kapsayan bir yaklaşım bu. Kapsam açısından ele aldığımızda ise bedensel, zihinsel ve ruhsal zindeliği bir arada ele alan bir bütünleyici bir konsept.

İşte bu konsept ile hareket eden kurumlar, özellikle 2010’lu yıllarla birlikte, çalışanlar için sağlık, zindelik ve esenliği ön plana çıkaran çeşitli politika ve uygulamaları ardı ardına hayata geçirdiler. Bu adımları üç ana grupta ele alabiliriz:

  • İlki; iş ve özel yaşam dengesi gözetilerek çalışanların ruhsal ve zihinsel zindeliklerinin desteklenmesi, fiziksel zindelik başta olmak üzere kendilerine ayıracak zaman bulabilmelerini sağlamaya dönük adımlardı. Böylece çalışana içerisinde işin olmadığı ve kendi sağlığı adına bireysel tercihlerini hayata geçirmek için fırsat tanıyan makul bir alan yaratmak mümkün olacaktı. Bu sadece çalışma saatlerinin ve temposunun belirli çıtaları aşmasını engel olmak değil, aynı zamanda esnek çalışma günleri / saatleri ve diğer esnek çalışma koşulları (örneğin uzaktan çalışma gibi) sağlayarak kişinin iş – özel yaşam dengesini kısmen bile olsa tasarlayabilmesine olanak vermek anlamına geliyordu.
  • İkincisi, iş ortamında fiziki çalışma ve seyahat koşulları, kurum içerisindeki davranışlar ve ilişkilere çalışanların sağlık merkezli ihtiyaçları perspektifini katarak; yan hakları da kapsayacak şekilde kurum içi insan kaynakları politikaları, uygulamaları ve iletişim mekanizmalarının şekillendirilmesi idi. Burada yasalar ve mevzuatın çizdiği çerçeveyi dikkate alan; ancak bununla sınırlı kalmayan bir bakış açısı ile İş kazaları, mesleki hastalıklar ve psikolojik sorunları da kapsayan hem önleyici, hem destekleyici inisiyatiflerin hayata geçirildiğini gördük.
  • Üçüncüsü ise tüm bunlara ek olarak şirket bünyesinde zindeliğe yönelik programların tasarlanması, bunu zenginleştirecek fiziki ve çevirmiçi ortamların yaratılması, dışarıdaki profesyonellerden bu alanlarda hizmet alınması idi. Bu noktada yoga derslerinden, dengeli beslenme uzmanlarına; psikolog desteğinden sağlık danışmanlarına uzanan geniş bir yelpazede destekler alındı. Kurumsal spor aktiviteleri düzenlemek, çeşitli branşlarda takımlar veya bireysel olarak şirket olarak turnuvalara hazırlanmak ve katılmak diğer ön plana çıkan aktivitelerdi.

Bazı şirketler saydığımız üç alanda daha fazla kapsayıcı davranıp, çalışanlarının ailelerine de dokundular ve onları çeşitli imkanlardan faydalandırdılar. Şüphesiz bunun çalışan mutluluğu ve bağlılığı noktasında önemli artıları oldu. Tüm bunlar yaşanırken COVID-19 küresel salgını patladı ve Maslow hiyerarşisinin bazı basamaklarında alenen gördüğümüz, bazı basamaklarına ise subliminal şekilde yerleşmiş olan zindelikle ilgili bir dolu gereksinim, alışılanın çok daha ötesinde bir şekilde gündeme oturdu. İşte bu noktada şirketlerden ve tabii ki İnsan Kaynakları ekiplerinden beklentiler hızla artmaya başladı. Çalışanların sağlık konusunda oldukça hassas oldukları, zorlu dönemlerden geçtikleri, bazen ne yazık ki önemli kayıplar verdikleri, uzun vadedeki etkilerini tam olarak ölçüp biçemediğimiz; neticesinde de bilindik zindelik program ve uygulamaları ile kalıcı bir tatminin artık mümkün olamayacağı bir döneme girmiş olduk. İşin geleceğini şekillendiren üç ana bileşen olan işin kendisi, işgücü ve işyeri hızla değişime uğrarken ileride bugünkü beklentilerin de değişme olasılığını dikkate almalıyız. Burada da İK liderlerine önemli bir rol düşüyor. Nitekim 2021 Deloitte Global İnsan Kaynakları Trendleri Araştırmamızda, katılımcılara “İK organizasyonunuzun COVID-19 salgını sırasında etki yarattığı başlıca alanlar nelerdir?” diye sorduğumuzda; hem dünya genelinde, hem de Türkiye özelinde aldığımız yanıtlar burada İK’dan olan beklentiyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Hatta çalışan zindeliği ve sağlığına yönelik bu taleplerin, pandemi öncesi de büyük ölçüde İK fonksiyonlarını adreslediğini görüyoruz. Bu soruya verilen yanıtları analiz ettiğimizde karşımıza çıkan çarpıcı sonuçlardan bir tanesi, çalışanların sağlığını koruma; özellikle de zindeliklerini teşvik etme noktalarında İK’nın beklentileri yeterince karşılayamadığını gözlemliyoruz. Demek ki, bazı şeyleri farklı yapmak ve bazı farklı şeyler yapmak durumundayız. Zira yakın zamanda gerçekleştirilen tüm araştırmaların da gösterdiği gibi çalışan deneyimini iyileştirmek ve kalıcı olarak iyi bir seviyede tutabilmek adına artık zindelik olmazsa olmaz etkenler arasında.

Soru: İK organizasyonunuzun COVID-19 salgını sırasında etki yarattığı başlıca alanlar nelerdir?

SıraEtki AlanıİK’nın olumlu etki yarattığını söyleyen yönetici oranı (%)Bunun COVID-19’dan önce de İK’nın alanında olduğunu söyleyen yönetici oranı (%)
DünyaTürkiyeDünyaTürkiye
1Çalışanların sağlığı ve güvenliğini korumak73918590
2Çalışanlarla iletişimi        artırmak545581100
3Çalışanların zindeliğini teşvik etmek39419175

Kaynak: 2021 Deloitte Global İnsan Kaynakları Trendleri Araştırması

Aslında COVID-19 iş gücü dönüşümü ve çalışan zindeliği arasındaki ilişkiyi bizlere bir kez daha hatırlatmış oldu. Ancak üst düzey yöneticiler hala bu iki konu arasındaki ilişkinin önemini göz ardı ediyorlar. Araştırmamızda “Önümüzdeki bir ila üç yıl içinde iş dönüşümü çabalarınızda elde etmeyi umduğunuz en önemli sonuçlar nelerdir?” sorusunu yanıtlayan yöneticiler Çalışan Zindeliğinin Geliştirilmesini 8. sıraya koyarken, bu çalışanların öncelikleri arasında 3. sırada yer alıyor. Demek oluyor ki İK, içeride öncelikle üst yönetimlerden başlayarak bu kültürü değiştirmeli. İşte bu sebeple total zindelik kavramını ve önemini kurumumuzdaki tüm liderlere ve lider adaylarına çok iyi anlatmalıyız. Tabii ki bunlar öyle bir günde sonuçlandırılabilecek dönüşümler değil. Yine de başlangıç için birkaç ipucu paylaşmak faydalı olabilir:

  • Öncelikle zindeliğe farklı eksenlerden yaklaşılmalı. Bunlar: 1) Kültürel eksen – yani Zindeliği kurum içerisinde sosyal davranışlara ve normlara dönüştürmek, 2) İlişkisel eksen – yani Zindeliği ekipler arasıve ekip içlerinde, iş arkadaşları arası ilişkilerde teşvik etmek, 3) Operasyonel – yani Zindeliği yönetim şirketin stratejilerine, yönetim politikalarına ve tüm süreçlerine dahil etmek, 4) Fiziksel – yani Şirkette zindeliğe uygun, esenliği destekleyen sağlıklı çalışma alanları tasarlamak ve bu ortamları yaşatmak ve son olarak 5) SanalZindelik için elverişli teknolojiler ve sanal çalışma alanları tasarlamak
  • Ayrıca zindelik adına tek taraflı çözüm oluşturmaya çabalamak, kazanımları sınırlı kılacaktır. Bu nedenle şirketin bütününde, ekiplerin özelinde ve her bir çalışanın odağında birbirini bütünleyecek ve zenginleştirecek şekilde ele alınmalıdır.
  • Son olarak şirketler bu alanda atacakları adımları önceliklendirip, iyi bir planlama ile hareket ederlerse daha başarılı olacaklardır. Bazı hızlı adımlarla çabuk kazanımlar elde edilirken; daha kapsamlı ve radikal dönüşümler ise zamana yayılarak atılabilir. Bu nedenle bazı noktalarda optimizasyona odaklanın: Optimize Et: Çalışanların sağlık ve güvenliğini ve uzaktan çalışma için uygulamalara erişimini iyileştirin. Daha kapsamlı dönüşümler için enerjiniz yeniden tasarlamaya verin: Yeniden Tasarla: Zindeliği tüm çalışanlara yayın ve işgücü zindeliğini tüm yönleri ile ele alın. Uzun soluklu ve büyük kazanımlar için ise yapıyı yeniden inşae edin: Yeniden İnşaa Et: İşgücü zindeliğinin iş akışına (ve yaşama) entegrasyonuna liderlik edin.

Bugün zindelik ve çalışan sağlığı adına kurum olarak hangi noktada olursak olalım, çalışanlarımızın zindeliği için atmamız gerek adımlar hep var olacak. Zindelik yaklaşımlarını, işin tanımına, işgücüne ve işyerine başarılı bir şekilde entegre eden vizyon sahibi şirketler yüksek performans gösteren çalışanları ile beraber sürdürülebilir bir gelecek inşa edecekler. O yüzden kaybedecek vaktimiz yok, haydi harekete geçelim!

Leave a comment