Yakın dönemde Linkedin’de bir anket yayınladım. Amacım işyerinde aşı zorunluluğu konusuna bakışı irdelemekti. Malum, aşı karşıtlığı neredeyse dünyanın heryerinde uzun süredir tartışmaların odak noktası haline gelmiş durumda. Özellikle Delta varyantının getirdiği moral bozukluğu ile birlikte konu iyice hararetlendi. Hükümetler, artan bir şekilde aşı olanları pozitif veya olmayanları negatif ayrıştırmak sureti ile konuya tabir yerinde ise el attılar. Aşı, böyle giderse adeta sosyal hayattaki özgürlüklerin pasaportu haline gelebilir. Yani konu artık bireysel tercih olmanın ötesine geçti ve kamusal bir kimlik kazandı. Geldiğimiz noktada ise görünen o ki, yepyeni bir cephe açılıyor: Kurumsal boyut.
Siyasi otoritelerin dışında, şirketler de çalışanlarına aşı olma zorunluluğu getirmeyi ciddi şekilde değerlendiriyor. Tabii ki burada fiziki ortamda birlikte çalışmanın geçerli olduğu işletmeleri kastediyoruz. Gerek işyerindeki vakaları eradike ederek iş sürekliliğini güvence altına almak, gerekse çalışanlarının bulaş riski kaynaklı sağlık endişelerini ortadan kaldırmak adına böyle bir karara yönelmek anlaşılabilir. Ayrıca bu sadece kurumların kendi iç seslerini dinleyerek yöneldikleri bir yol değil. Bir yandan devletin politikaları şirketleri etkilerken, parçası oldukları ekosistemin bütünündeki diğer paydaşların aldıkları pozisyonlara da kayıtsız kalamıyorlar. Dolayısıyla ortada yeni oluşan bir norm, bir standarttan bahsedebiliriz. Şirketler burada sadece kendi menfaatlerini merkez alarak değil, toplumun bütünün sağlığını düşünerek de aşılanmayı teşvik ediyorlar, hatta mecburi hale getiriyorlar.
Böylesi bir karar arifesinde sorulması gereken bazı temel sorular var. İlki, yasal olarak şirketlerin bunu yapmalarında herhangi bir engel olup olmadığı. Dünyada yakın zamanda birçok ülkede öncü kurumların peş peşe aşı zorunluluğu yönünde aldıkları kararlar, bu konuda pek bir sıkıntı yaşanmadığını gösteriyor. Kuşkusuz burada hükümetlerin de aynı bakış açısına sahip olmaları en büyük avantaj. Olağanüstü dönemler, olağanüstü koşullar ve sonucunda olağanüstü uygulamalar… Ancak konuyu sadece yasal perspektiften ele almak yetersiz olacaktır. Bu durumda geliyoruz ikinci kritik sorumuza: Çalışanlar acaba bunu nasıl karşılarlar? Kanımca, yakın zamanda yaptığım bir anket bu konuda bizlere bazı ipuçları sunuyor.
“Sizce işyerinde fiziken bir arada olan çalışanlar için şirketler aşı olma zorunluluğu getirmeli mi?” | |
Evet | %62 |
Hayır | %31 |
Kararsızım | %7 |
Temmuz 2021 – Katılımcı sayısı: 509 |
Ankette yönelttiğim ““Sizce işyerinde fiziken bir arada olan çalışanlar için şirketler aşı olma zorunluluğu getirmeli mi?” sorusuna çoğunluk “evet” şeklinde yanıt vermiş olsa da, ever diyen her 2 kişiye karşılık 1 kişi de “hayır” şeklinde görüş bildirmiş durumda. Dolayısıyla toplumdaki aşı konusundaki karşıt görüşlerin birebir yansımasını iş hayatında gözlemlemiş oluyoruz. Tabii ki yasa ile de güvence altına alınmış özel koşulları olan kişileri bu analizin dışında tutmak gerekiyor ama onların oranı çok fazla değil. Burada bazı çalışanların aşılanmaya bütünsel bir toplum sağlığı konusundan ziyade, bireysel bir sağlık konusu gibi yaklaşmaları hayır yanıtlarının arkasında yatan temel etken.
Böylesi bir kamplaşma, işverenleri oldukça zor bir pozisyona sokuyor. Bir tarafta aşısız çalışma arkadaşları ile bir arada olmamayı tercih eden çalışanlar, diğer tarafta ise aşı olmayı kesinlikle reddeden çalışanlar… Bu resim içerisinde kendilerinin ve aile bireylerinin / sevdiklerinin bekaalarını aşılanma üzerine kurgulamış çalışanlar için diğerleri bulaş riskini yayan bir tehdit unsuru olarak algılanabilirler. Tam aksi de geçerli. Bu durum, içerideki huzur ortamını ortadan kaldırır. Üstelik tıp bilimi ekseninde konuyu ele aldığımızda, şu ana kadar gerçekleştirilen araştırmalar ve elde edilen veriler aşıların faydaları, yan etkileri ve bulaşıcılığı önleme konusundaki işlevsellikleri konusunda aşı karşıtlarını tam ikna edememiş gözüküyor. Aslında aşının hastaneye yatışları ve ölümleri azalttığına dair somut deliller olsa bile, konuya büyük şüphe ile yaklaşanlar tercihlerinde değişiklik yapmıyorlar. Bir konsensus mevcut değil. Bir şekilde yarı karanlık bir ortamda yolumuzu tayin etmeye çalışıyoruz. Alınan ve alınmayan her türlü karar, kurumları ve bireyleri adeta zan altında bırakıyor.
İşverenler için basit bir çözüm var mı? Açıkçası çalışanları aşısız ve aşılı diye ikiye ayırıp; iş ortamlarında veya çalışma gün ve saatlerinde her iki segmenti tamamen birbirinden izole edecek şekilde düzenlemeler yapmak pratikte neredeyse imkansız. Ayrıca yapılabilseydi bile, bu tarz bir yaklaşım halihazırda dünyada insan kaynakları ajandasının en önemli gündem maddelerinden biri olan “ayrımcılık” ilkesi ile de ters düşen bir uygulama olurdu. Kurumsal hayattaki bilinçli ve bilinçsiz önyargılara karşı verilen büyük mücadelede, bu yeni bir cephenin açılması ve şu ana dek edinilmiş kazanımlarda geri vitese takmamız anlamına gelir. Hatta kimbilir, o kapının aralanmasına vesile olup belki daha büyük soru(n)ları beraberinde getirir. Bir sonraki adım ne olacak? Aşının türüne – markasına, ne zaman kaç tane yapıldığına da bakacak mıyız? Antikor düzeylere göre mi ayıracağız çalışanlarımızı? COVID geçirmiş ve üzerine aşı olmuş insanların daha yüksek puan aldığı bireysel karneler mi tasarlayacağız? Şu an absürd gibi kulağa gelen bu tarz sorular, bir bakmışız bir anda ana konularımız haline gelmiş. Ve tabii ki şöyle bir gerçek var: Çalışan deneyimi açısından şirket nasıl bir karar alırsa alsın, minimumda işgücünün üçte birini hayalkırıklığına uğratmış olacak. Yani şirketlerin en hassas oldukları alanlardan biri olan çalışan deneyiminde de dinamikler değişecek. Bu yüzden eğer salgın bu şekilde devam ederse zorlu süreçler ve ilginç tartışmalar bizleri bekliyor gibi gözüküyor. Belki de hepimizin artık anlaması gereken “riskten arınmış” bir çözüm seçeneğine sahip olmadığımız gerçeğidir. Dolayısıyla vakit seçim yapma vakti. Riskli ile daha çok riskli arasında seçim yapmak… Bireysel bakış ile toplumsal bakış arasında seçim yapmak… Kendimizi kapatmakla, açık fikirli olup bilimsel tartışmaları yapmakla ilgili seçim yapmak…
Recent Comments