BİLİNEN VE BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE CFO

25 Oct

Geçtiğimiz Şubat ayında, Deloitte olarak her sene 150’den fazla CFO’yu Türkiye’nin önde gelen kurumlarında yeni pozisyonlarına yerleştiren sekiz Üst Düzey Yönetici Araştırma şirketi ile görüştük ve ‘Kariyer Dünyasında CFO’nun Yeri’ isimli araştırma yayınladık. Bu kapsamlı çalışmanın önemi ve diğer araştırmalardan farkı, ülkemizde paraya yön veren ve ekonomiye bizzat etkileri olan CFO’ların kendi kariyer yollarını nasıl çizdiklerini daha iyi kavrayabilmek adına, onlarla bu konuda birlikte mesai harcayan uzmanların bilgi ve görüşlerine başvurmuş olmamızdı. Strategy Dergisinin yeni sayısındaki Deloitte Köşesi’nde bu araştırmamızın sonuçlarına yer verirken, tamamlayıcı olması açısından CFO’ların içlerinde yaşadıkları iklimi daha iyi hissedebilmemizi sağlayacak bir makaleyi sizlerle paylaşmak istedim.

CFO’luk gerçekten de zor bir meslek. Çünkü CFO’lar ne kadar sosyal olurlarsa olsunlar (ki büyük çoğunluğu bu yapıda kişiler), üstlendikleri görevler ve omuzlarında taşıdıkları sorumluluklar nedeniyle özünde yalnız insanlar. Bizzat içerisine dahil oldukları bir konuda bile yeri geldiğinde geri çekilmesini bilip büyük resme kuş bakışı yaklaşmak zorunda kalıyorlar. Bazen finansçı kimliklerinden daha çok business perspektifleri daha ön plana çıkıyor. İnsanlar “hayır” yanıtından pek hoşlanmazlar ancak onlar şirketin menfaati için sık sık hayır kelimesini kullanabiliyorlar. Üstelik bu şirket ortağı, genel müdür ve diğer üst yönetim kademelerine verilen bir hayır yanıtı ise süreci yönetmek çok daha karmaşık bir hal alabiliyor. Öte yandan adeta ortadan bölünmüş bir hayat yaşıyorlar. Bir yandan fırsatlara, diğer yandan da risklere dengeli bir şekilde odaklanmak ve burada ölçüyü kaçırmamak için gayret gösteriyorlar. Gelir nasıl artabilir, gider nasıl kısılabilir? Her daim bir havuz problemi içinde yaşıyorlar. Çok iyi biliyorlar ki; yeri geldiğinde evet de diyebilmeliler, hatta bu diğer herkesin hayır dediği bir soruya bile olabilir. Böylesine kritik bir rolden çıkarım yaparak her başarı veya başarısızlığı salt onlara mal etmek tabii ki doğru ve akılcı olmaz ancak bir şirketin alınyazısına olan etkilerinin ne derece büyük olduğu da yadsınmaz bir gerçek. Neredeyse tüm CFO’lar şirketlerinde ayrıca İcra Kurulu Üyesi olarak görev yapıyorlar, kritik kararların sürekli içerisindeler. Bunun tüm C-seviye yöneticiler için geçerli olan bir durum olmadığını özellikle belirtmek isterim. Ayrıca Yönetim Kurulu ve bünyesinde şekillenmiş Komite ve Kurulların en önemli destekçileri arasında yer alıyorlar. Öyle ki, özellikle son dönemlerde CFO’ları bizzat seçen ve atayan Yönetim Kurulunun zaten kendisi. Komite ve kurullara biraz daha detay eğilmek gerekirse İç Denetim Komiteleri ve Risk Komiteleri ile sürekli iletişim halindeler. Eğer bir şirket değil de gruptan bahsediyor isek; iştiraklerde ve diğer grup şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyelikleri yapıyorlar. Yatırımcı İlişkilerini ya CFO’lar kendileri yürütüyorlar (daha sık rastladığımız model bu), ya da bu süreçte kilit bir rol oynuyorlar. Artık birçok CFO sadece Mali İşler süreçlerinden sorumlu değil. Farklı destek fonksiyonları, hatta bazı durumlarda tümü CFO’ya bağlanabiliyor. Ancak böyle durumlarda bunun bir nevi COO’luk türevi bir unvana dönüştüğünü, hatta Kurumsal Hizmetlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı gibi bu geniş sorumluluk alanını daha iyi tarifleyen unvanların yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Belki de bunun doğal bir sonucu olarak, günümüzde gittikçe daha fazla sayıda CEO ve Genel Müdür, CFO’lar arasından çıkıyor.

Uluslararasılaşma, büyüme, kriz yönetimi, halka arz, tahvil ihracı, satın alma-birleşme-bölünme işlemleri, kurumsallaşma, kanun ve regülasyon değişiklikleri, yatırımcı bulma, stratejik iş ortaklığı girişimleri, fabrika – ofis – makine parkı gibi büyük yatırımlar, yeni iş kollarına girme, iş modeli değişikliği, teknoloji ve sistem dönüşümü, dijitalleşme, kurumsal yönetim gibi birçok stratejik konuda CFO’lar aktif bir şekilde süreçte yer alıyor, katkı sağlıyorlar. Son dönemlerde bilhassa girişim sermayeleri ve fonların dünya ekonomisindeki artan etkinliği neticesinde, CFO’lar bu kurumlar tarafından bir nevi iştirak edilen şirketlerde yatırımlarının teminatı, şirket varlıkların sigortası olarak konumlandırılıyorlar. CFO’lar sadece bu yönleriyle de anılmamalılar. Liderlik adına, iletişim adına, değişim yönetimi adına şirketlerinde örnek olacak adımlar atıyorlar. Yani bilindik yönetici-amir kalıplarının tamamen dışında, son derece yenilikçi profillere sahipler. Bu özellikleri nedeniyle, şirketin üst düzey temsili söz konusu olduğunda, önemli roller üstleniyorlar. Tüm bu çizdiğimiz resim, bu mesleğin ve unvanın içinin ne kadar dolu ve renkli olduğunu gösteriyor. Bu rengin herkes farkına varmış olacak ki; sürekli birileri onların kollarından çekiştiriyor. Üniversitelerde, panellerde, forumlarda, mesleki grup ve oluşumlarda, yazılı, görsel ve sosyal medyada CFO’lar sürekli göz önündeler. Özellikle gençler iş hayatlarının başlarındayken ileride böyle bir pozisyonun hayalini kuruyorlar. Finans alanında üst düzey yöneticiliğe uzanacak bir kariyer cazibesini ve popülaritesini asla kaybetmiyor.

Ancak başarı kolay elde edilmiyor. Günümüzde özellikle belli bir hacme gelmiş ve halka açık şirketlerde yeni bir CFO atandığında veya bir yatırımcı sermaye koyduğu şirkete bir CFO getirdiğinde bir an önce net sonuçlar, somut kazanımlar görmek istiyor. Sabır, böyle durumlarda çok da revaçta bir kelime değil. Hatta global araştırmalarımız gösteriyor ki, yeni bir CFO için en zor dönem ilk 180 gün. Öte yandan özellikle döviz kurları açısından piyasalardaki sert ve büyük dalgalanmalar, şirketlerdeki borç yükü, vergi ve gümrük rejimindeki değişiklikler gibi faktörler çoğu zaman ortamı daha çetin bir hale getiriyor. İşte bu nedenle CFO’luk en az 10 senelik bir deneyimin ardından gelinen bir nokta. Ayrıca akademik formasyon açısından da kendilerini çok iyi beslemeleri gerekiyor. Salt yüksek lisans, hatta uluslararası geçerliliği olan sertifikasyonların da ötesinde adımlar atıyorlar. Örneğin bugün Türkiye’den Harvard Business School’daki executive programlara, kapsamlı liderlik eğitimlerine giden CFO sayısı azımsanmayacak düzeyde. Hissedarların içleri rahat olsun, artık ülkemizde çok sayıda donanımlı CFO var ve bu ülkemiz için de büyük bir kazanç…

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

%d bloggers like this: