Yayınlandığı Yer: DELOITTE TÜRKİYE RAPORU
Bu yazıyı hazırladığım sırada, Dünya genelinde 117 ülkede, yaklaşık 120.000 kişi Koronavirüse (COVID-19) yakalanmış durumdaydı. Amacım, 6 ana başlık altında bu salgın ile birlikte insan kaynakları ve yetenek yönetimi düzleminde nelerin, neden ve nasıl değişebileceğine dikkat çekmek. Herkese sağlıklı günler dilerim…
1) Uzaktan Çalışma
Son yıllarda esnek çalışma koşullarının en ön plana çıkan bileşenlerinden biri olan «uzaktan çalışma» aslında tercihlerin üzerine kurulu bir kavramdı. Bugün evden, bir kafeden veya herhangi bir lokasyondan çalışarak işlerimizi yürütebiliyoruz. Bu uygulamalar, çalışanlar adına kişisel sebepler ile, kendi motivasyonları için bir tercih iken, şirketler için ise hem mali kazanımlar; hem de çalışan bağlılığı bakış açısıyla tercih ediliyordu. Koronavirüs ile birlikte, konu artık tercihten öte bir zorunluluk halini alabilir. Bu zorunluluk, mevcut durumda da örneklerini gördüğümüz şekilde hükümetlerin veya şirketlerin aldıkları kararlardan ve yaptırımlardan kaynaklanabilir. Dolayısıyla özellikle evden çalışma daha yaygınlaşabilir. Nitekim son günlerde bu tarz uygulamalar salgından korunma amaçlı olarak gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Uzaktan çalışma konusunda dijital altyapıları daha hazır, insan kaynakları politika ve prosedürleri ile iş yapış kültürleri daha oturmuş firmalar kuşkusuz böyle dönemleri daha başarılı bir şekilde atlatacaklardır.
2) Dijital İşgücü
Hastalığa yakalanan çalışanlar, hatta yakalanmamış olsalar bile enfekte olduklarından şüphelenenler teşhis ve tedavi süreçleri boyunca – ki bu süreçler oldukça uzun sürebiliyor – doğal olarak işyerlerinde devamsızlığa neden oluyorlar. Başta mevsimsel grip olmak üzere, aslında bir dolu farklı rahatsızlık her sene zaten en azından dönemsel olarak belirli düzeylerde şirketleri etkiliyor. Ancak bunlara ek olarak, bu ölçüde bir salgın alışılageldik seviyelerin üzerinde bir etki yaratabilir. Ayrıca hastalığa yakalanmış her çalışan, diğer çalışanlara bulaştırmak sureti ile durumu daha zor bir hale getirebilir. İşte bu nedenle halihazırda robotikten (RPA) yapay zekaya, endüstri 4.0’dan hizmet robotlarına süreçlerinde otomasyona; işgüçlerinde dijitalleşmeye çok büyük yatırımlar yapan şirketler işgücü sürekliliği başta olmak üzere birçok sebepten ötürü bu alanlara olan ilgilerini iyice arttırabilirler. Zaten İşin Geleceği (Future of Work) kurumlar için böyle bir yolculuğu öngörüyordu. Koronavirüs vb. tehditler, birçok öncü kurumun ellerini biraz daha çabuk tutma yolunda motive edecektir.
3) Mobilite
çalışanlar için en büyük motivasyon unsurlarından biri mobilite. Bu aynı zamanda şirketler için de büyük önem taşıyor çünkü küreselleşmenin kaçınılmaz sonucu olarak iş modelleri, organizasyon yapılanmaları ve kariyer tasarımları hep bunun üzerine kurulu. Çalıştıkları ofislerin-fabrikaların, yaşadıkları şehirlerin ve ülkelerin ötesinde, çalışma hayatlarını ve kariyerlerini çok daha geniş bir alana yaymış; kimisi dönemsel görevlendirmeler, kimisi ise sürekli seyahatler ile böyle bir iş hayatına uyum sağlamış çalışanların; Koronavirüs kaynaklı seyahat yasakları ve kısıtları sonucu düzenleri tamamen değişebilir. Dünyanın belirli bölgelerine seyahat etmeden önce o ülkelerdeki risklerin önden değerlendirilmesi (buna sadece sağlık değil, politik ve sosyal riskler, terör olayları ve doğal afetler gibi bir dolu unsur dahil) standart bir uygulamadır. Sağlık penceresinden bakarsak; sarıhumma aşısı olmak, ebola nedeniyle seyahatinizi iptal etmek; sınır ötesi bir atama söz konusu olduğunda sıtma riskini değerlendirmek gibi birçok örnek verebiliriz. Bir de küresel çapta ve riskli bir salgının boyutlarını düşünün.
4) Çalışan Deneyimi ve Motivasyonu
Her çalışanın bir insan olduğunu, kendisinin ve sevdiklerinin sağlığını her şeyin önüne koymasından daha olağan bir şey olmadığını söyleyerek başlayalım. Günümüzde şirketler çalışanlarına sadece ekonomik faydalar ve kariyer -gelişim olanakları sunan oluşumlar değil. Çalışanlarının sağlık ve zindeliklerinden de sorumlular. Çalışan Sağlık ve Güvenliği konuları zaten olmazsa olmaz ve kanunlarca güvence altına alınmış haklar. Devletin sağlıkla ilgili sağladığı sosyal güvencelerin ötesinde, şirketlerin birçoğunun özel sağlık sigortası sunduklarını da biliyoruz. Bunlar yeterli mi dersek, yanıt hayır olmalı ki, bugün «zindelik» kapsama alanı altında kurumların çalışanlarına getirdiği birçok farklı seçenek mevcut. Koronavirüs gibi bir salgın ise bu resmin dışına taşan farklı bir durum yaratıyor. Hele bir de çalıştığınız alan enfekte olma riskinizin daha yüksek olduğu bir meslek ise (örnek: Sağlık çalışanları) Çalışanlarda endişenin artması, hatta bazılarında bunun panik moduna dönüşmesi, demotivasyon virüsünün; koronavirüsten bile daha hızlı yayılması olası. İşte böyle dönemlerde şirketlerin çalışanlarına nasıl ve ne kadar destek olabilecekleri; onların yaşayacakları deneyime ve motivasyonlarına bir hayli etki edebilir.
5) İş Garantisi ve Sürekliliği
Kuşkusuz böylesi bir salgından her ülke, her sektör ve bunların sonucu olarak her şirket aynı düzeyde etkilenmeyecek. Keskin bir şekilde talep düşmesi, tedarik zincirinde yaşadıkları sorunlar, işgücü devamsızlığı gibi tetikleyicilerin yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle birçok sektör çok büyük yaralar alabilir. Hepimiz havacılık, turizm ve eğitim başta olmak üzere farklı sektörlerin şimdiden yaşamaya başladığı zorlukların farkındayız. Arada tek tük de olsa bazı sektörlerin – örneğin sağlık sektörü – (ilaç, maske vb. üreten firmalar başta olmak üzere) iş hacimlerinin, kar marjlarının arttığını görebiliriz. Süreç ne kadar uzar, salgın ne kadar yayılır ve derinleşirse sonuçta ticari düzlemde de kazanan kalmayacaktır. Sadece sektör değil, coğrafi açıdan yaklaşırsak; salgından daha fazla etkilenen ülkelerin şirketleri, diğer ülkelerinkilere göre daha fazla zarar göreceklerdir. İşte bir çalışan olarak böyle bir ülke ve/veya sektörde iseniz o zaman bir yanda sağlığınız için endişelenirken bir yandan da işiniz açısından kaygılanmaya başlamanız beklenen bir durum. Kontrolünüz dışındaki bu tarz olumsuz bir gelişmenin, kariyerinizi ve refahınızı nasıl etkileyeceği bir soru işareti.
6) Kapsayıcılık
Günümüz iş dünyasında liderlik kumaşı açısından olsun, değerler ve kültür açısından olsun; sürekli ön planda olan konulardan biri “kapsayıcılık”. Hem kendi firmamızda, hem de ekosistemimizde yer alan paydaşlarda temas ettiğimiz kişilerle ilgili ayrımcılık yapmıyor olmamız hepimizden beklenen örnek davranış. Gelin görün ki, sadece Koronavirüsün değil, birçok tehlikeli salgın hastalığın son yıllarda Uzakdoğu kaynaklı olması nedeniyle, başta Çin olmak üzere tüm o coğrafya adeta mimlenmiş durumda. Çinli veya Çin kökenliler, hatta neredeyse tüm Uzakdoğu halkları bu nedenle toplumda dışlanıyor; kendilerinden köşe bucak kaçılıyor. Bu tarz durumların işyerlerine, ofislere sıçraması, kapsayıcılık sınavından kalmamız anlamına gelecektir ve herkes böyle davranmasa da, davranan insanlar azımsanmayacak oranda olacaktır.
Leave a Reply